
İzmir’e gittiğimde birçok şeyin özlemi ile nereye saldıracağımı bilemeyeceğimi az çok tahmin ediyordum. Fakat bunların başında kitapçıların geleceğini hiç ama hiç tahmin etmemiştim.
Valizimde yanımda götürdüğüm 2-3 kitabı saymazsak İzmir’den 6’sı kendime 2’si Nehir’e olmak üzere 8 yeni kitapla döndüm. Gerçi bu kitaplardan 2’sinin eski kitapçıdan alınmış 2.el kitaplar olması (ve hatta birinin babam doğmadan 2 yıl önce basılmış olması) bunların benim gözümde yeni kitap sayılmamalarını sağlamayacağını söylemek isterim.
Kitaplardan biri Prof. Dr. Arman Kırım’ın “Tazesi Makbuldür”…Bir solukta yarısını geçtiğim, anılarla yoğrulmuş damak maceralarını anlatan bu kitaptan bir adet daha alıp şu aralar evde dinlenmesi gereken bir arkadaşa hediye bile ettim.
Birkaç minik hediyenin yanı sıra bir de bu kitabı eline tutuşturduğumda “yahu niye masraf ettin,” dedi. Bense o esnada kitapçının hediye paketi telaşında fiyat etiketini iyi sökmemiş olabileceği ihtimaline takılmış, kitabı arkadaşımın elinden geri almakla meşguldüm.
İyiki de geri almışım, ülkemin enflasyon dalgalanmalarının en güzel göstergesi her halde kitapların arkalarına değişik zamanlarda üst üste- yığınak oluşturacak şekilde yapıştırılan fiyat etiketleri olsa gerek. Satıcı etiketlerden birini güzelce sökmüş, altta kalanı ise sıfırlar tarafından yok etmeyi başarabilmişti.
Şimdi diyeceksiniz ki eski fiyat az diye mi göstermemeye uğraşıyorsun? Yok yahu, eski fiyat ben aldığımdan 5,5 kat daha pahallı. Arkadaşım beni etiket yolma derdinden kurtarmak için “boş ver sökme,” derken, ben ona açıklama yapıyorum:
-Eski fiyat kalmış, ben o kadar pahallıya almadım, sen yanlış yere üzülme diye uğraşıyorum.

Uzun lafın kısası ben kitabı 2 YTL’ ye aldım, eski fiyat 11 YTL.. Hayret.
Sonra internetten baktım, Allah Allah, ideefixe’de de 2 milyon bu kitap! Nasıl olur, öyle de akıcı ve hoş bir anlatımı var ki, ayrıca damak tadı konusunda Arman hoca’dan bir sürü de ipucu öğrendim. Bir de sizlere anlatmalık bir konu çıkardım: Yorkshire Pudingi (Adına bakmayın o bir ekmek. Rosto yanına sunulmalık, krep hamurundan yapılıp fırına verilen içi boş ekmekçikler)
Yorkshire’lara geri döneceğim. Önce az önceki konuyla ilgili söyleyeceklerimi bitireyim.
İşte ben bu yüzden internetten kitap sipariş etmeyi sevmiyorum. Bu bir aptallık olabilir ama ideefixe’de bu kitapla karşılaşsam fiyatına aldanıp es geçerdim. E bir de “karşılaşsam” konusu var tabi. Ayrıca kitapçı rafları arasında dolanıp, elini bir o kitaba bir bu kitaba atmak, rasgele sayfalar açıp tüm şatafatına rağmen o kitabın senin tarafından asla okunmayacaklar, ya da bir solukta bitirilecekler listesine atılması, yani bire bir temas ve not verme sisteminin, tecrübelerime dayanarak söylüyorum, en iyi sistem olması gerçeği de var tabi.
Şimdiye kadar internetten onlarca kitap sipariş ettim. Kitapçılarda denk gelemeyeceğim kitapları bulmak adına ----örneğin “refleksoloji” nedir merak mı ettin, yap online bir tarama, bul kitabını anında ---- çoğu zaman faydalı oldu. Ama kitaplar da insanlar gibidir biraz, çok hoş bir surat, çok havalı bir kıyafet taşıyor olabilir, ama onun ne kadar derin olduğunu anlamak için alıp karşına biraz konuşman gerek… VE hatta eskilerin dediği gibi bir insanı yemekte, yolculukta ve tatilde/yatakta tanırsın en iyi (bu üç benzetmeyi gönül rahatlığı ile bir kitaba uydurabilirim kendi adıma- bir kitap sarmışsa yemek yerken de okurum, midem bulansa da yolculukta da ve tabiî ki uyumadan önce yatakta)Velhasıl bu şehir’in kitapçılarını çok iyi bilmemek ve hatta pek rastlamamış olmaktan dolayı ne yazık ki, ya da rastlasam da Nehir benim bu yakın temas ve not verme merakıma gereken saygıyı göstermeyeceğinden, bir süre daha online kitap alışverişine mahkumum. Bunun şimdilik çok da büyük bir önemi yok aslında, en azından elimdeki kitaplar bitinceye ve bir dahaki İzmir tatiline kadar…
Gelelim Yorkshire Puding’lere…
Arman Hoca İngiltere’de okurken kendi deyimiyle gastronomik araştırmalara da dalmış… Çok milletli bir arkadaş çevresi sayesinde Meksika, Hint, Sudan ve tabiki İngiliz mutfağı hakkında ince bilgiler edinmiş. Fransız mutfağına da dalmak isteği ilk Fransa ziyaretinde Fransızların İngilizce konuşmaya karşı geliştirdikleri keçi inadı yüzünden duvara çarpmış ve İngiltere’ye döner dönmez 6 ay boyunca kendi kendine Fransızca çalışmış takıntılı bir şekilde (gündüzleri de doktora için hazırlanırken hem de). Bir daha sefer o memlekete gittiğinde artık ne sipariş ettiğini biliyor ve derdini anlatabiliyormuş. Anıları ve biyografileri işte bu yüzden severim. Beni gaza getirirler. İstediğim sıklıkta çalışamadığım İtalyanca setim konusunda kendimi Arman hoca sayesinde tekrar doping almış hissettim.
Gerçi Arman hoca son yıllarda piyasaya çıkan ev kadınlığından gurmelik mertebesine fırlamış yemek tarifçilerine biraz bozuluyor ama ben asla ve asla kendimi “gurme” ilan etmeyeceğim için hoca’nın dediği beni gücendirmedi, gülümseyerek okudum.
Hala pudinglere gelemedik. Kısaca diyeceğim o ki, Arman Kırım da bir Yorkshire tarifi vermiş kitabında. Ama esas anlatmaya değer olan bu değil. Bu ekmekçikler en iyi rosto’nun yanında gittiklerinden 5 maddelik bir Rosto yapma temel tekniği var ki onu denemeyi ve anlatmayı isterim. Ama bu bir ekmek sayfası olduğu için öncelik ekmeklere…
Bu Arman Kırım’ın tarifi:
1-1/2 bardak süt
1-1/2 bardak un
1 çay kaşığı kabartma tozu (bazı tariflerde kullanılmıyor)
3 yumurta, hafifçe çırpılmış
1 çay kaşığı tuz
Un ve kabartma tozunu beraber eleyin. Bir yandan çırparak sütü azar azar una ekleyin. Yumurtaları ve tuzu ekleyip pütürsüz hale getirin. Küçük kek kalıplarını zeytinyağı ile yağ
Bu da benim internette şu adresten bulduğum ve büyükanne’nin gizli tarifi adından dolayı denediğim Y. Puding tarifi…
4 yumurta (oda sıcaklığında)
2 kap süt (oda sıcaklığında) ya da 500 mL2 kap un
1 çay kaşığı tuz
( Ben tarifi yarı yarıya aldım. Tarifi tutturamama ya da beğenmeme ihtimaline karşı bir israf önlemi olarak. )
Robotta önce yumurtaları yarım dakika kadar iyice çırpın, sütü ekleyin bir yarım dakika da böyle çırpın. Ardından un ve tuzu ekleyin, en az 2 dakika da bu şekilde çırparak sıvı hamurun kremamsı bir hal almasını sağlayın. (Esas Yorkshire Puddingler de küçük kek kalıplarına fırında pişmekte olan rosto'nun özlü suyundan danlatılırmış, ancak ben bir miktar tereyağı parçası koymayı tercih ettim. Yağları fırında kısa bir süre tuttuğum kek kalıplarım sayesinde erittim.) Ardından hamurunuzu kek kalıplarının (muffin kalıpları) ağzına kadar gelecek şekilde hamur ile doldurup 200-205 derece civarında ısıtılmış fırına verin. Yarım saat sonra "koca kafalar" hazır.
Lafı daha fazla uzatmayayım:Sonuç harika. Bir ekmek kabartma tozu ve mayasız nasıl bu kadar kabarır? Bu tabiki iyi çırpma ve yumurta'ya borçlu olduğumuz bir şey.
Biz ekmekçiklerimizi akşam yemeğinde tükettik. Herhalde İngiliz olmadığımızdan olsa gerek bunu rosto veya herhangi bir akşam yemeği yanında damak zevkimize uygun bulmadık. Fakat eşimin saptamasına kesnlikle katılıyorum:
Kahvaltı için pişiye sağlıklı bir alternatif...Hem yağda da kızarmıyor, fırından çıkıyor.