Hep söylerim. Mısır muhteşem bir şey.
Ve hep tüketirim, haşlanmışını- közlenmişini, patlamışını-- ve şimdi yeni moda olan buharda pişme, tereyağlı, parmesanlı kaşık kaşık yemelik tane tanesini..
Sonra bir de unu var değil mi bu güzelin!
Sarı sarı, iri iri taneli. Demir zengini, gluten fakiri...
Mısır ununu biz Türkler iyi biliriz sanırdım ben. Hele ki Marmara'da olup kendisini Karadeniz sanan (eh Karedeniz'e 100 km'yiz- hakları var) bu memlekete gelince, ve önüm arkam sağım solum mısır unu bulunca bu fikrim iyice pekişti.
Sonra bir gün İtalyanların gözünden mısır unu neymiş bir bakayım dedim.
Sonuç ilginç.
Onlara göre mısır unu üç ayrı sıfata layık.Bizdeki gibi mısır unu mısır unudur türünde bir bakış açıları yok anlayacağınız.
Gelelim sıfatlara:
Aslında mısırın hangi incelikte çekildiğini belirten bir nevi sıfat-isim bahsettiğimiz.
En önemli görevleri ise işi bilene adı gecen kalitede mısır ununun hangi tür hamur işinde kullanılabileceği tüyosunu vermek.
Örneğin bir
BRAMATA vardır ki oldukça iri çekilmiştir ve sadece polenta yapımı için kullanılır (polenta yapımını aşağıda bulacaksınız).
Sonra
FİORETTO vardır ki biraz daha ince çekilmiştir arzuya göre her hangi bir hamur işine eklenebilir.
Ama
FUMETTO en incesidir ve bir ekmekçi için en idealidir. Ayrıca pastane işi hamur işleri için de önerilir.
Gelelim bizim mısır maceramıza...Hayatımızın toprakla haşır neşir dönemi başladı sonunda.
Bundan 2 ay evel önünde arkasında mini mini iki bahçesi olan bir eve geçtik. Komşuların hayret dolu bakışları arasında neredeyse taşındığımız gün elimize çapayı, bahçe makasını aldık ve senelerin beklentisinin yarattığı "enerji"yi toprağa akıttık.
Komşuların bir kısmı bu duygunun yakında geçeceğini söyledi. "Az kaldı," dedi "Bir iki hafta sonra göreceğiz sizi...."
Ancak biz bilmeden şanslı bir başlangıç yapmışız. İyi ki elimizi ilk olarak mısır tohumlarına atmışız.
Mısır yetişirken insanın sabırını zorlamayan bir bitki. Hatta sabır zorlamayı bırakın, hızıyla insanı şaşırtıyor bile...
Yukarıdaki küçük foto tohumlarımızı özenle ve elbette belli aralıklarla toprağa ektikten bir kaç gün sonra aldığımız sonucun fotosu.
Eşimle hergün sanki bebeğimizin gelişimini izler gibi "gördün mü mısırları- git bak ne haldeler," diyaloglarını paylaştık karşılıklı.
Sonra baktık ki yerlerine sığmıyorlar, bahçede kara dut ağacının ardında bir yer hazırladık onlara.
İşte yandaki resimde de Nehir ile babası minik mısır fidelerini bahçe ile kavuştururken görülüyor.
---
Sonra mı? Sonra tatile çıktık. Bir 15 gün komşuların insafına kaldı mısırlar. Bu dönemde ne oldu ne olmadı bilmiyoruz.
Döndüğümüzde her gün ama her gün göğe biraz daha yakın olma çabası içinde mısırlar bulduk bahçemizde. Ama henüz koçan yoktu elbette.
-
Şimdi benden uzunlar. Gidip gidip okşadığım püskülleri kadife gibi.
Mısırın hayata tutunma çabasını izlemekten zevk alıyorum.
"Ha gayret," diyorum onlara "şimdi de bir koçan verin bana," böylece kızım kendi deyişiyle "pısır"ı dalından koparacak, böylece hayatın tam içine dalmış olacak. Hem de en gerçek hayatın.....
Kaşık Ekmeği:POLENTA*Malzemeler 4 su bardağı kadar süt
Bir buçuk bardak mısır unu
Bir buçuk bardak su
1 çay kaşığı (veya tuz kullanım oranınıza göre biraz daha fazla ) tuz
Arzuya göre son anda eklenmek üzere bir iki kaşık tereyağı
Arzuya göre son anda eklenmek üzere biraz kaşar rendesi
YapımSütü tencereye alıp ısıtmaya başlayın.
Başka bir kapta tuz kattığınız mısır ununu su ile karıştırın.
Oldukça ısınmış süte yavaş yavaş sulu mısır ununu ekleyin, karıştırın.
Karışım lapalaşıncaya kadar ve bir süre daha karıştırarak pişirmeye devam edin.
Arzuya göre yağ ve kaşar rendesi ekleyin.
Elbette bu bir çeşit lapa, ama İtalyanların bir zamanlar ekmek niyetine tükettikleri bir lapa...
*Bu tarife kitabımda da yer vermiştim.
**İlk mısır resim U.S.A National Gardening Bureau
diğer resimler bizim bahçeden....